19 Eylül 2014 Cuma

Mücadele, Eser ve Üretimlere Devam!...

Araştırmacı, Şair-Yazar, Öğretmen
Arzu KÖK
Mücadele, Eser ve Üretimlere Devam
Bir kitap geçti elime dün. İsa Kayacan’ın Burdur Ticaret ve Sanayi Odası yayını olarak çıkan “Kadın Destanı” isimli kitabıydı bu. 131. kitabıydı bu onun. Aceleci, kolaycı olan günümüz insanının harcayamayacağı bir çaba ile çalışıyor ve üretiyor İsa Kayacan. Bunun devam etmesi de en büyük dileğimizdir. Zira İsa Kayacan yaklaşık iki yıldır bir hastalığın pençesinde mücadele ediyor. Şimdilerde ise hastanede, palyatif bakım, takip ve tedavi altında. 
İlk tedavisinin ardından hastaneden çıkmış yeniden çalışmaya, üretmeye başlamıştı. İşte Kadın Destanı isimli elimde tuttuğum bu kitap da o sürecin bir ürünü. Kadın Destanı isimli kitabını bitirip yayına verdikten hemen sonra yeniden yatırılmış hastaneye. Yeni öğrendim. İsa Kayacan’ın azmine, yaşama bağlılığına, daha üretecek çok şey, yazacak çok kitabı, henüz gerçekleşmemiş hayallerini gerçekleştirmek konusundaki inancını bildiğimden üzüldüm doğrusu. Ancak inanıyorum ki İsa Kayacan hastaneden eskisinden daha sağlam çıkacak ve başlayacak yeniden eserler üretmeye. Yıllardır yaptığı birikimleri kendi süzgecinden geçirecek ve 131 eserden sonra hani derler ya hepsine cilâ olacak yeni eserler koyacak ortaya ve bizler büyük bir keyif ve minnetle okuyacağız yazdıklarını. 
131. ESER; "KADIN DESTANI"
İsa Kayacan hakkında son duyduklarım onun daha iyiye gittiği yönünde ve bu sevindirdi beni açıkçası. Ben arayamadım kendisini çünkü tedavi esnasında rahatsızlık vermek istemedim. Ama sürekli bilgi almaya çalışıyorum kendisi hakkında. İsa Kayacan benim şiirlerimi yazdığı yazılarla tanıttı birkaç defa. Yalnız benim mi? En az 3000 genç insanın, şairin, yazarın adının duyulmasını, bilinmesini, tanınmasını sağladı yazdıklarıyla. Bu tanıtımını yaptığı yazar ve şairlerin hepsi borçludur kendisine. Eğer o şair yazarlar bugün bir yerlere geldilerse İsa Hoca sayesindedir bu. Şimdi İsa Hocam bu hastalıkla mücadele ederken eminim ki hiçbiri dualarını esirgemiyordur ondan. Zira o bu tanıtımlar ve yayınlar için kimseden bir şey istemedi, aksine hem onlar için yazdı hem de yazdığı yazıların yayınlandığı gazete küpürlerini erinmeden adreslerine postaladı, web sitesinde yayınladı. O kadar çok postalama işlemi gerçekleştirdi ki PTT bile ona borçludur diyebiliriz. Zira son yılların en iyi müşterisi konumundaydı. PTT de bu borcu ödemeli ve mutlaka şükran belgeleriyle, törenlerle ödüllendirmelidir O’nu..
Ülkemizde bir yerlere geldiklerinde kendi doğup büyüdükleri yerleri unutan, “Orada bir köy var uzakta, gitmesek de, kalmasak da o köy bizim köyümüzdür.” diyenlere inat unutmamıştır o köyünü, kentini, memleketini. Doğum yeri olan Burdur-Tefenni Ece Köyü’nü sürekli yazılarında anlatmış, bununla yetinmemiş belki de Türkiye’deki en büyük köy kütüphanesinin orada açılmasına vesile olmuştur. Tabii köylüleri de bu çalışmalarını takdir ederek kütüphaneye “Prof. Dr. İsa Kayacan Kütüphanesi” ismini vermişlerdir. Şimdi köylüleri de eminim dua ediyordur kendisi için. Böylesi değerli hemşerilerini yalnız bırakacak değiller ya.
ATA-TÜRK ÇİÇEĞİ;
ÜSTAD İSA KAYACAN'A
O BİR TÜRK BÜYÜĞÜ
Balkanlar’dan, Kafkasya’ya, Ortadoğu’ya kadar uzanan bir coğrafyada etkin çalışmalar yapmış; Türk Dünyası Genç İletişimciler Derneği’nin kurulmasına öncülük etmiştir. Azerbaycan ile ilgili 1.624, Irak’ta yaşayan Türkmenler için ise 805 adet makalesi bulunmaktadır. Azerbaycan’da yayınlanan makalelerinin derlenip toparlandığında 8 cilt olduğu söyleniyor. Azerbaycan yetkilileri ise “Sovyet sonrası ve bağımsızlık sonrası dönem dâhil, hiçbir yazar İsa Kayacan kadar, Azerbaycan ile ilgili yazı yazıp yayınlamamıştır. Bu rekorun sahibi de İsa Kayacan’dır” demektedirler. Böylesi çalışmalara imza atmış birine bir başka ülkede olsaydı şimdiye kadar “Fahri Konsolosluk” unvanı verilirdi. Ama bizim ülkemiz maalesef bunları göremeyen yöneticilere sahip. Umarım yöneticiler İsa Kayacan’a hasta yatağında böylesi paye verir de moral kaynağı olurlar ona. Çünkü bunu fazlasıyla hak eden bir insan o.
İyi ki varsınız İsa Hocam. Sizi tanımış olmak büyük bir onurdur benim için. Sizin gibi insan sevgisi ile yoğrulmuş, vefakâr, fedakâr ve mütevazı, dost canlısı, yürekli bir insanı bulmak zorlaştı artık günümüzde. Gerçi sizi tam olarak anlatabilecek kelime bulamıyorum. Nedense yetersiz kalıyor sözcük dağarcığım.
İYİ Kİ VARSIN!..
Ben inanıyorum ki siz o hasta yatağınızdan ve sizi rahatsız eden hastalıklardan silkinerek kalkacak, yaşama azminiz, güçlü iradenizle hayata sımsıkı sarılacak, inşallah şifa bulacak ve eskisinden ileri bir “yaşama sevinci” ile mevcut birikiminizi harmanlayarak çok daha değerli eserler vereceksiniz. Bugün size hak ettiğiniz değeri göstermeyenleri pişman edeceksiniz yeni eser ve üretimlerinizle. Sizin gibi bir hazineyi görmeyenlere yazıklar olsun…
İnanıyorum ki mücadeleyi asla bırakmayacak ve yeni üretimlere, güzel yarınlara yelken açacaksınız. Biz de umutla, heyecanla bekliyor olacağız sizi ve eserlerinizi.  
Allah uzun ve sağlıklı bir ömür versin değerli Hocam.
Arzu Kök

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder